KORUYUCU MELEĞİM
Yıl 1994.
O yıllarda İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü’ nde okuyordum. Okul Göztepe Civarındaydı. Biz de Bakırköy’de oturuyorduk.
İstanbul’ u bilmeyenler için söylüyorum; Bakırköy Avrupa Yakası’nda, Göztepe Asya Yakası’ ndadır …
Okulum; bir senesi hazırlık olmak üzere, dört yıllıktı. Konservatuar ve Anadolu Lisesi karışımı olan bir okuldu. İlk üç yıl yatılı okumuştum. Sonra dayanamayıp, lise son sınıfta iken gündüzlü olarak eğitim görmeyi seçmiştim. Bu seçim ile de her gün en az bir buçuk saat gidiş, bir buçuk saat de geliş olmak üzere günün en az üç saatini yollarda harcıyordum. Yine de halimden memnundum, çünkü yatılı okumak beni çok sıkmıştı. Yine bir sabah, okula gitmek için, önce 85 nolu otobüs ile Bakırköy’ den Mecidiyeköy’ e geldim. Sonra 128 nolu otobüse bineceğimden ( İstanbul’ da oturanlar bilir, Mecidiyeköy her yöne otobüslerin kalktığı duraklarla dolu ulaşımın merkezi gibi bir yerdir. Şimdi bir de metrobüsler de işin işine girdi tabii …) köprünün altından karşı tarafa geçmek için bir elimde çantam, bir elimde gitar trafik lambasında yeşilin yanmasını bekliyordum.
Bu esnada sağ tarafımdan gelen bir otobüs sol tarafımdan dönüş yaptı. O sırada yayalar için yeşil ışık da yanmıştı. Ben de tam otobüsün dönme anının bitmesine yakın adımımı yola attım, bir-iki adım ilerledim. Otobüsün dönme işlemi tamamen bitti ve o an olanlar oldu !!!
Sol taraftan yani dönen otobüsün arka tarafından son hızla başka bir otobüs geliyormuş. Dönen otobüsün dönüşü biter bitmez hızla gelen diğer otobüsle burun buruna geldik. Fren yapabilmesine imkan yoktu. Tek hatırladığım şöförün yüzündeki hatta gözlerindeki korkuydu.
Ne öne kaçabilirdim, ne geriye. Tamam öldüm dedim içimden. O yaşadığım korkuyu anlatacak kelime yok sanırım.
Birdenbire biri, iki kolumdan da tutup beni arka tarafa doğru uçururcasına son hızla geri çekti. Yerden havalandım biraz. O geri çekilmenin hızıyla sağ bacağım yukarıya doğru savruldu ve otobüsün sağ kenarı ayağıma son hızla çarptı, bacağım çarpmanın etkisiyle bu kez de sağa doğru savruldu tabii…
İşin ilginç tarafı düşmemiştim. Yolun kenarında kaldırımda ayakta duruyordum.
Elimdeki hiçbir şey de düşmemişti. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
Yutkundum, teşekkür etmek için arkamı döndüğümde kimse yoktu arkamda. Hatta koskoca Mecidiyeköy meydanında hiç kimse yoktu. Bu birkaç saniye süren olay gerçekleştiğinde sabah saat 06.00 sıralarıydı. Işıklardan karşıya geçtim, emin olmak için dönüp tekrar baktım. Her yer bomboştu, evet hiç kimse yoktu. Kollarımda morarmışcasına bir acı hissediyordum. Zaten mantıklı bir şekilde düşünürsek beni bir insan, o hızla çekebilmeyi başarmış olabilseydi bile, fizik kuralları gereği; o geriye doğru düşmüş, bende onun üstüne düşmüş olurdum. Hep merak etmişimdir; ben geriye doğru uçarken otobüstekiler beni nasıl gördüler, acaba ne düşündüler diye …
Evet, normalde hayatta kalabilmemin imkansız olduğu bu olaydan hiçbir sıyrık bile almadan kurtulmamı sağlayan elbette ki koruyucu meleğimdi.
Tabii bunu yıllar sonra kişisel gelişim ve enerjiye yönelmemle öğrendim.
Kendisine bir kez daha sizlerin önünde Çok Teşekkür Ediyorum.
Koruyucu Meleğim Seni Çok Seviyorum !!!
Peki nedir bu Koruyucu Melekler ???
Kısaca belirtmek gerekirse; Allah’ ın bizleri korumaları için atadığı Refakatçiler diyebiliriz.
Her insan için mutlaka bir koruyucu melek atanmıştır.
Bu insan hangi dinden olursa olsun, hatta dinsiz olsa bile …
İstisnasız herkesin en az bir koruyucu meleği vardır. Daha dünyaya gelmeden yani bir ruhken bile koruyucu meleklerimiz yanımızdaydılar.
Birçok küçük çocuk Koruyucu Meleklerini görebilirler, hatta adlarını bile bilebilirler. Melekler onlar için mükemmel bir oyun arkadaşıdır.
Onları korurlar, mutlu etmeye çalışırlar. Tabii biraz büyüyünce gözlerimize ve kulaklarımıza perde iniyor ve onları görememeye , seslerini duyamamaya başlıyoruz. Çocukluğumuzdaki o anıları da unutuyoruz.
Koruyucu Meleklerimiz aklımızdan, kalbimizden geçenleri bilir.
Yanlış bir iş yapacakken bize ilham yoluyla fikir verir, nazikçe uyarır. Sanki vicdanın sesi gibi …
Ama hiçbir zaman özgür irademize karışamazlar. Biz yardım istemedikten sonra kendileri karar verip,
bizim için bir şey yapamazlar. Tabii ki benim yaşadığım tecrübedeki gibi
zamansız gelen ölüm tehlikesi türü durumlar hariç …
Eğer Rabb' imizin bize biçtiği ömür sona ermemişse, bu tarz kazalardan bizleri kurtarabiliyorlar.
Bugüne kadar yaptığım araştırmalarda bunun örneklerine sıkça rastladım.
Koruyucu Meleğimiz bizi koşulsuz sever ve iyiliğimizi ister.
Unutmayın o her zaman yanımızda. Kendimizi yalnız hissetmeyelim.
Bence meleklerimiz Rabb' imizin bize verdiği en güzel hediyelerinden biri.
Meleklerimiz saf ışıklar, nurlar.
Rabb' imize binlerce kere şükürler olsun ki, bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmıyor.
Bir şekilde yarattığı kullarını koruyor, bunun için melekler görevlendiriyor.
Umarım insanlığın tamamına yakını ruhlarındaki Allah’ a ait olan, o saf ışık olan parçayı keşfetmeyi
ve o ışığa dört elle sarılmayı başarır.
Böylece Dünya, kötülüklerin azaldığı yaşanası bir yer olur.
VE ÖYLE DE OLDU !!!
Hep Birlikte Sevgi ve Işık Dolu Zamanlara ...
İLAYDA GÜÇLÜ ERSOY
Reiki GrandMaster/Teacher - Melek Enerjileri Eğitmeni
Kristal Terapist – Aromaterapist - Danışman - Şifacı
www.ametistreiki.com