REIKI YOLCULUĞUM

Reiki aslında nedir ?
Reiki, hayatın kendisidir.
Bana göre Reiki; gülüştür, öpüştür, sıcaklıktır, sevgidir, birliktir, tekliktir …
Reiki bedenen, ruhen şifalanmamızı ve maddi-manevi dünyevi konularda daha iyi bir duruma gelmemizi,
bilincimizi geliştirmemizi, tekamülümüzü hızlandırmamızı sağlayan saf, katıksız, nuranî ışıktır, enerjidir ...
Reiki şifadır, şifacılıktır …

Aslında gerçek şu ki; Reiki’ ye başlanmaz, Reiki olunur, hatta Reiki olarak doğulur …

Rabb' imiz bizleri öylesine sever ki, her birimizin iyi olmasını ister.
Ama olgunlaşabilmemiz için de Dünya hayatlarımızda bizleri türlü türlü zorluk ve sorunlarla sınar.

Ne zaman Dünya hayatı gözümüzde önemini yitirir, Rabb' imizle bağlantımızı güçlendirir, teslimiyette olur,
acı-tatlı her anımıza şükreder, yüreklerimizde ve ruhlarımızdaki nuru çoğaltmaya yöneliriz işte o zaman;
bu yaşadığımız sınavların zorlukları azalmaya, düğümler çözülmeye ve mucizeler yaşanmaya başlar …

Yaşadığımız bu sıkıntıları daha kolay atlatalım diye Rabb' imiz bizlere melekler ve bazı insanlar aracılığı ile
yardım eder, destek verir, yol gösterir. Ermişler, mürşidler, evliyalar da böyle nuranî, Allah dostu kişilerdendir.
Bir de ışığı yaymak, insanları iyiliğe davet etmek için görevlendirilen kullar vardır.
Ben de naçizane, bu kullardan biriyim sadece …

Dört yaşlarımı hatırlıyorum. Bu dünyaya ait olmadığımı düşünür, insanları hayretle izlerdim.
Her zaman güçlü karaktere sahip bir çocuktum. Akıllı, yetenekli, kararlı, kendine güveni tam olan, gözü pek …

Hayatım boyunca türlü türlü zorluklar yaşadım. Bedensel ve ruhsal olarak çok acılar çektim.
Yaşamım hep mücadele ve çaba ile geçti. Çünkü hep zoru seçtim, hiçbir zaman ne kendime ne de
tanıdığım-tanımadığım insanlara haksızlık yapılmasına katlanamadım. Çocukluğumdan beri;
nerede bir güçsüz, kendini ezdiren, koruyamayan birilerini görsem her zaman kendimi önlerine siper ettim.
Çok düşmanım oldu, çok çetin mücadeleler verdim haliyle.
İçimden başka türlü davranmak gelmiyordu ki ...
Bu kuvvetli dürtü ile başa çıkamıyordum.
Kendimi durdurmayı, karışmamayı başaramıyordum.
Yıpransam da, o ezilmiş kişilerin gözlerindeki minnet dolu bakış bana güç veriyordu.

Hep prensiplerime göre hareket ettim. Çocukken de, yetişkinken de …
İnsanların doğru bildiği ile değil, yüreğimin sesine göre kararlar verdim. Bana izlemem gereken yol
ve yapmam gerekenler düşünce ve hislerle veriliyordu ve ben de bu ipuçlarını izleyerek
ve hayırlı sonuçlarını gözlemleyerek yoluma devam ediyordum.
Çok zor zamanlarımda mucizevi çözümlerle, desteklerle karşılaşıyordum. Hep şükrediyordum.

Aslında her şey bize gösteriliyor, sunuluyor. Doğru bir bakış açısı ile, doğru düşünüp, doğru davrandıkça,
ruhumuzu arındırmayı başardıkça kalplerimizdeki perde kalkıyor ve idrak başlıyor.
Kabulde olmak, ol’anı anlamak, teslimiyette olarak hayır ve şerrin sadece Rabb' imizden geleceğine,
insanların bunlar için birer vasıta olduğuna inanmakla başlıyor gerçek hayat …

Ortaokul ikinci sınıfta gördüğüm bir rüya ile Reiki yolculuğuma başlamıştım aslında
ama idrakinde değildim elbette …

Rüyamda ben ve benim yaşlarımda bir çok kızlı-erkekli çocuk çok büyük bir bahçesi olan yüksek ve geniş bir binanın önünde toplanmıştık.
Top oynuyorduk. Sonra beyaz uzun elbiseli, elinde asası, bembeyaz saçları ve bembeyaz uzun sakalları olan biri geldi ve
“ Çocuklar sessiz olun, çok gürültü yapıyorsunuz. O’ nu rahatsız ediyorsunuz. " diyerek parmağıyla binayı işaret etti.
Bütün çocuklar birbirimize baktık ve gürültümüzle rahatsız etmememiz gerekenin Allah olduğunu anladık.
" Siz seçilenlersiniz ama uslu durun " dedi. O kişi ile göz göze geldim.
Peki anlamında başımı salladım o da bana gözlerimin içine bakıyordu ve uyandım o anda.
Sabah rüyamı okuldaki din öğretmenine anlattım. O da kimseye anlatmamamı ve
bunun çok güzel bir şey olduğunu, anlatırsam bozulacağını söylemişti.
Anlatmadım, sonrasında da unuttum zaten …

Lise son sınıftayken kurtulma olasılığımın bulunmadığı bir kazadan mucizevi bir şekilde kurtarıldım koruyucu meleğim tarafından.
Bunu da unutmuştum aslında …
Daha önce de dediğim gibi hayatımın birçok bölümünde çok bariz yardımlar aldım ama hepsi kopuk kopuktu
ve ben Dünya işlerine, mücadelelere dalıp unutuyordum.

Küçüklüğümden beri bana herkes derdini anlatırdı. Ben de onlara içimden gelen şeyi söylerdim ve bu onların daha önce akıllarına gelmeyen bir çözüm olurdu. Genç kızlık dönemim ve yirmili yaşların sonlarına doğru bu durum beni kızdırmaya başlamıştı. İnsanların kalabalık olduğu düğün gibi ortamlarda bile, hiç tanımadığım benden 20- 30 yaş büyük insanlar bile yanıma gelip, direkt konuya girer, dertlerini anlatırlardı. Sıkılsam da, yine de içimden geleni söylerdim. Teşekkürlerle, dualar ederek yanımdan ayrılırlardı. Yakın çevrem bilir, buna feci halde kızıyordum aslında.
“ Benim alnımda derdini dök bana mı yazıyor? Neden bu insanlar bana dertlerini anlatıyor, banane milletin derdinden! ” diyordum :)

Birinin canı yandığında ben ilgilenip, dokununca geçiyordu.
Üzgün biriyle konuştuğumda, o kişiye baktığımda ya da gülümsediğimde çok kısa sürede
gözle görülür bir rahatlama yaşıyorlar ve içinde bulundukları durumdan çıkabiliyorlardı.

Hayatım boyunca her zaman odak noktası oldum aslında. Hep benimle arkadaş olmak isterlerdi. Ama ben kalabalıktan hep kaçardım. Yalnızken daha fazla huzurlu ve masum hissederdim kendimi. Çünkü diğer insanların enerjileri beni olumsuz yönde etkilerdi. Karşımda kötü niyetli, öfkeli, agresif bir insan olduğunda benim de içimdeki kötü taraf güçleniyordu. Bunu hissettikçe kendimi kirlenmiş görüyordum ve arınmak için yalnızlığı seçiyordum.

Otuzlu yaşlarıma geldiğimde yaşadığım çok zor zamanlardan birinde neden bunları yaşadığımı sordum Rabb' ime gözyaşları içerisinde.
Hayatım boyunca herkese iyilikler yapmaya çalışmış, karşılığında hep darbe yemiş, yine de iyilikten doğruluktan vazgeçmediğim halde
neden bu derin acı ve zorlukları yaşıyordum … Artık dayanamaz hale gelmiştim. Kendimi dibe çökmüş, bitmiş, çaresiz, korunmasız hissediyordum. Hıçkırıklarla ağlıyordum. Gücüm gerçekten tükenmişti …

İşte o an cevap geldi !..
İçimden bir ses ayağa kalk dedi. Kalktım. Sonra birden arkamda beni ürperten çok büyük ve güçlü bir şeyin olduğunu hissettim. Ve gözlerimi kapadım. Ama enteresan olan içimde hiç korku oluşmamasıydı. Birden iki yanımdan da kanat olduğunu çok net hissettiğim bir şeyle sarmalandım. O anda ayaklarımdan başımın üstüne kadar muazzam enerjisel bir hortumun içinde kaldım. O hortum sanki bütün hücrelerimin içinden geçiyor ruhum o hortumun içinde döne döne uçuyordu. İnanılmaz muhteşem bir histi. Kaç dakika sürdüğünü bilemediğim bir süre devam etti, sonra durdu. Sonra o hissettiğim kanatlar açıldı ve arkamdaki o büyük enerji yavaşça kayboldu. Ben resmen yığılırcasına daha önce oturduğum sandalyeye oturdum tekrar. Birden gözlerimin önünde bu unuttuğum rüya, ölümden kurtarılmam ve diğer bütün şeyler birbiri ardına canlanmaya başladı.
Uzunca bir süre sanki bir film seyreder gibi o anıları tekrar yaşadım. Ve anladım …

Kızdığım şeylerin aslında görevim olduğunu, o yüzden insanların bana çekilip, hiç tanımasalar bile her türlü sorunlarını en gizli sırlarını bana neden anlattıklarını, neden dokunduğum ve konuştuğum insanlarda iyileşmeler yaşandığını, verdiğim fikirlerin neden işe yaradığını anlamıştım.
Çünkü o enerji ya da o fikirler benim değildi, ben sadece kanaldım …

Sonrasında devamlı araştırdım, okudum, düşündüm. Eğitimler aldım. Hissettim, yaşadım. Yüreğimin sesine göre her zaman yaptığım gibi bu konuda da kendi yolumu kendi doğrularımla çizdim. Kendim oldum. Her an Rabb' ime daha iyi hizmet edebilmek için ruhumun arınmasına uğraştım.
Bu konuda da Rabb' ime dualar edip, yardım istedim.

Birçokları gibi kişisel gelişim kitaplarındaki yazıları kopyalayıp kendi fikrimmiş gibi empoze etmedim, ya da süslü püslü kelimelerle kendime bir hava vermeye tenezzül etmedim. Her zaman akışta kalarak, satırlara döktüğüm yüreğimden geçen hisler oldu. Kendi tarzımı, kendi karakterimi, kendi özümü yansıttım. Yediden yetmişe herkesin demek istediklerimi anlamasını ve hayatlarını daha iyiye taşımalarını hedefledim. En yalın, en içten, en samimi halimle duygularımı ortaya serdim ...  Attığım her adımı sağlam basarak bu günlere niyetimin gücüyle geldim ...

Her zaman insanlara nasıl daha fazla yardımcı olabilirim diye düşündüm,
sonrasında da bu yaşam tarzım haline geldi.

Hala da içimdeki iyiliği, güzelliği, sevgiyi ön plana çıkarmaya çalışıyorum. Egomu susturmaya … Kibirli olmamaya …
“ Ben “ likten çıkıp, “ Biz ” olmaya … Günahlardan uzak durmaya … İçimden gelmeyen, inanmadığım hiçbir şeyi yapmamaya …
Eğer hissediyorsam ve içimden geliyorsa başkalarının ne düşüneceğinden endişe etmeden bunu uygulamaya …
Negatif duygu ve düşüncelerimden arınıp, sevgi olmaya … Işık olmaya …

Reiki hayatımın dönüm noktasıydı. Reiki’ den sonra her şey fazlasıyla değişti. Hayatımı, yaşayışımı komple değiştirdim. Kendim de ruhsal olarak çok değiştim, geliştim. Daha iyi, daha sakin, daha anlayışlı, daha sabırlı, daha huzurlu, daha dengede ve daha mutlu bir insan haline geldim.

İşte benim Reiki yolculuğum böyle başladı ve devam etti.
Allah bana ömür verdiği sürece de her geçen gün daha gelişerek sürecek.
Gece gündüz uyumadığım her an çalışıyorum ama bu benim işim değil;
hayatım, aldığım nefes, içtiğim su adeta.
Faydalı olabilmek o kadar güzel ki, tarif edebilecek kelime bulamıyorum.

Beni insanlara yardım edebilen kullarından biri haline getirdiği, buna izin verdiği için
Rabb' ime sonsuz şükürler olsun. Son nefesime kadar her anımı daha iyi,
daha faydalı bir kul olabilmek için geçireceğim.

Bu dünyaya gözlerimi kapadığım zaman umarım arkamda güzel izler bırakmayı başarabilirim.
Tüm kalbimle ve ruhumla buna niyet ediyorum.

Hep Birlikte Sevgi ve Işık Dolu Zamanlara …



İLAYDA GÜÇLÜ ERSOY
Reiki GrandMaster/Teacher - Melek Enerjileri Eğitmeni
Kristal Terapist – Aromaterapist - Estetisyen - Danışman - Şifacı
www.ametistreiki.com
Reiki Yolculuğum Ametist Reiki
Ana Sayfa        İlayda Güçlü Ersoy        Eğitimler        Seanslar        İletişim