YOL

Yol, hepimizin yolu ...

Engebeler, tümsekler, çukurlar, seraplar ve türlü türlü tuzaklarla dolu ...
Ben de sizler gibi tek başıma çıktım bu yolculuğa ...
Tek başıma da yolun sonuna geleceğimin bilincindeyim. Çünkü nasıl ki; gerçek Sevgili' den
bir süreliğine ayrıldıysam, yolun sonunda yine O' na döneceğim !..

İlk başlarda bu yolda nasıl yürüneceğini bilemedim. Öğreten olmadı, gösteren olmadı.
Tek başıma her adımda tecrübe kazanarak öğrendim dimdik ilerleyebilmeyi ...
Ve attığım her adımdan dersler alabilmeyi ...
Mesela, yolun iki tarafında da çalılar varmış ...
Biraz yolun kenarlarından yürümeye çalıştığımda dikenler kollarımı çizdi, kanattı.
Böylece ortadan yürümeyi öğrendim !..
Bazen dikkatsizce atmışım adımlarımı. Önümdeki taşa takılıp düştüğümde; canım yandı.
Etrafımla ilgilenmeden yola dikkatimi vererek yürümeyi öğrendim !..

Sonra, yanımda yürüyen kişiler türlü sebeplerle ittiler beni. Her itişlerinde sertçe yere düştüm.
Avuçlarımın içi kanadı, dizlerim parçalandı. Öyle canım yandı ki; acısı yüreğime oturdu.
Yerde bu acıları çekerken neden düştüğümü düşündüm. İtenlerin suçu muydu düşmem,
yoksa ben mi adımımı sağlam basmıyordum ? Eğer bu benim yolumsa, hata da benimdi.
Kabullendim. Gücümü topladım ve dimdik ayağa kalktım. Ve bundan sonraki her adımımı sağlam bastım.

Gördüm ki, sadece Ben varım ...

Yolda yanımda yürüyenler geçici zamanlar için tanıştığım ve yolculuk ettiğim, bana çeşitli hayat dersleri öğreten
yol arkadaşlarımmış. Bağlanmamayı, hak edene hak ettiği gibi davranmayı, beklentisiz olmayı öğrendim.
İçlerinden bazıları bu yolculukta bana, canımın bir parçası olarak hala yoldaş oluyorlar, bazıları da çoktan unutuldular ...

Yolun ilk başından itibaren her attığım adımda tek bir merkezim, tek bir doğrum vardı. Allah !..

İlk önce düşüncelerimdeydi, adımlarım ilerledikçe yüreğime indi, bu yaşlarımda ise ruhumun her zerresinde, bedenimin her hücresinde sadece O var. Bu yüzden bu kadar güçlüyüm, bu yüzden bu kadar dimdik yürüyebiliyorum. Bu yüzden bu kadar korunuyorum ve güvende hissediyorum.
Bu yüzden bu kadar başarılı oluyorum. Sadece O' nun izniyle, sadece O' nun desteğiyle ...

O' nun birbiri ardına açtığı kapılardan, yine O' nun izniyle giriyorum.
O' nun bana yaşattığı mucizelere, her daim şükür gözyaşları döküyorum.

Düşünüyorum da; bütün bunları hak edecek ne yaptım ki diye...

Demek ki; O' nun hoşuna gidecek bir şey yapmışım ki yol boyunca, Allah' ım da bana bu şerefi vermiş diyorum kendimce. Belki de beni itip düşürenleri, ben ayağa kalktıktan sonra itmediğim hatta onlara yardım elimi uzattığım içindir kimbilir ... Hatta bu iyiliğime karşılık beni yine itmeye çalıştıklarında ise; yine onlardan intikam almayıp, yoluma devam ettiğim içindir belki de ...

Her ne sebeple olursa olsun, Rabbim' in desteğini görmek, hissetmek dünyalara bedel. Bu duyguyu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Sadece herkesin bu duyguyu yüreğinin derinliklerinde hissetmesi için dua ediyorum.

Dikkatimi çeken birşey daha var ki; artık insanlar beni itmeye çalıştıklarında sanki etrafımdaki görünmez duvara çarpıp, kendiliklerinden yere düşüyorlar. Bunu da hayretler içinde izliyorum. Ve onlar için de dua ediyorum.
Doğru yolu bulmaları, ruhlarını kötülüklerden, karanlıklardan arındırmaları için ...

Ve yine, yine, yine tüm kalbimle şükrediyorum Allah' a beni korumaya layık gördüğü için ...
Ben neyim ki, kimim ki ?..
Allah' ın dev okyanusunda küçüçük bir su damlası ...
Sadece Rabb' ine sevdalı ve diğer su damlaları için duacı ...

Yolun bir yerinde Allah' tan bir mucize istedim. Bedenimden, canımdan, kanımdan bir parça verdi bana. Bir süre kucağımda taşıdım onu, sonra elinden tuttum birlikte yürüdük. Şimdi de yanyana yürüyoruz yolumuzda. Beraber gülüyoruz, beraber ağlıyoruz. Ona başımdan geçenleri anlatıyorum, aldığım dersleri ona da öğretiyorum. Çünkü benim yaşadığım zorlukları yaşamasını istemiyorum. Onun için herşeyin daha kolay ve
daha güzel olmasını sağlamaya çalışıyorum. Elimden geldiğince, Allah' ımın izin verdiği ölçüde ...

Ona en büyük nasihatım ise; baktığını görmeyi, duyduğunu işitmeyi bilmesi; olaylara ve insanlara beş duyusuyla değil, kalp gözüyle kanaat getirmesi gerektiği ... Hiçbir zaman kendini iyi bir insan olarak görmemesi, sadece daha iyi bir insan olmak için çaba göstermesi. En önemli başarının çok zengin olmak değil, çok sevap kazanmak olduğu gerçeğini idrak etmesi. Kötülüklere kötülükle değil, iyilikle karşılık vermesi. Her anında tamamen ve her zerresi ile Allah' a sığınması, güvenmesi, inanması, sevmesi ... Kendi doğruları ile yaşaması ve kendi doğrularının da gerçekten doğru olabilmesi için Allah' tan yardım istemesi ... Hiçkimseyi yargılamaması, ayıplamaması, sevemese bile saygı duyması ... Ruhundaki ışığı karartan yer ve kişilerden mümkün mertebe uzaklaşması ... Doğaya ve hayvanlara duyarlı olması ... Güçsüzleri koruması, haklının yanında durması, eğer kendi de haklıysa ve bundan eminse sonuna kadar doğrusunu savunması. İçinden gelmeyen hiçbirşeyi yapmaması, söylememesi. Sadece kendi gibi olması. Kimseyi taklit etmemesi, kendi kişiliğini ve tarzını yansıtması. En önemlisi de attığı her adımda Allah' a daha layık bir kul olmaya çalışması ...

Bu zamanlarda her birimize çok iş düşüyor aslında. Işığı daha çok yaymalı, iyiliği, güzelliği ön plana çıkarmalıyız. Bencilliklerden, egonun esaretinden kurtulmalıyız. Kinden, öfkeden, nefretten arınmalıyız. Ruhlarımızda Rabbimizin o tertemiz, pırıl pırıl ışığını yine canlandırmalıyız.

Ancak biz yüreklerimizdeki sevgiyi, iyiliği, güzelliği yansıtırsak hem kişisel olarak attığımız her adım aydınlanır, hem de yolun tamamı ...


Hep Birlikte Sevgi ve Işık Dolu Zamanlara ...


İLAYDA GÜÇLÜ ERSOY
Reiki GrandMaster/Teacher - Melek Enerjileri Eğitmeni
Kristal Terapist – Aromaterapist - Estetisyen - Danışman - Şifacı
www.ametistreiki.com
Yol Ametist Reiki
Ana Sayfa        İlayda Güçlü Ersoy        Eğitimler        Seanslar        İletişim